3 Mayıs 2010 Pazartesi

İki yalnız takım


Cumhuriyet, 3 Mayıs 2010

Bursaspor yalnız.

Medyaya bakıyorsunuz, sanki büyük takımlar kendi kendileriyle yarışıyor. Timsahlara sezon ortasında gösterilen ve biraz da merhamet kokan sempatiden eser kalmamış.

Haklı tabii medya: Bir İstanbul büyüğü şampiyon olacak ki gazeteler satılsın. Herkes ekmek derdinde.

Mesela Hürriyet, Fenerbahçe-Eskişehir maçını, tek bir Eskişehirli futbolcu resmi olmadan “görmeyi” başarmış. Haklı tabii Hürriyet: Eskişehirspor için kaç kişi gazete alır ki?

Hıncal Uluç dememiş miydi vaktiyle: “Türkiye’de bir takımın şampiyon olabilmesi için ülkenin her yerinde taraftar edinmesi gerekir” diye.

Her zamanki acı gerçekçiliğiyle moral bozsa da, Hıncal Uluç haklıydı tabii: Her yerde taraftarınız olacak ki medya size desteklesin. Medya size destekleyecek ki şampiyon olasınız. İki kere iki dört.

Bursaspor bu yüzden yalnız. Medyanın onu desteklemek gibi bir lüksü yok. Hatta şu okuduğunuz yazı bile bir yerde abesle iştigal.

***

Diyarbakırspor da yalnız.

Medyada oluşan algıya bakılırsa, takım haftalar önce küme düştü bile. Görünen o ki, uç siyasetlerin güç gösterisi sahasına dönüşmüş Diyarbakır stadı seneye bir alt kümenin maçlarına ev sahipliği yapacak.

PKK istiyor ki takım küme düşsün, şehrin ülkeyle entegrasyonunu sağlayan böyle bir kanal kalmasın.

Medyanınsa pek umurunda değil Diyarbakırspor. Katalanların Barcelona’sı değil ki, bizim Kürtlerin gariban takımı ne de olsa. Kavga dövüş olmazsa niye haber yapılsın?

***

Sezon boyunca aralarında yaşadıklarıyla hepimizi korkutan bu iki takımın el ele sürüklendikleri yalnızlık bence gayet manidar.

Ne yaşanırsa yaşansın, sonuçta yolunu bulan güçlüler ve egemenler oluyor yine: Zenginler şampiyonluğa koşuyor, büyük medya kendisini onları destemek zorunda hissediyor, Anadolu’nun iki ucundaki iki kulüpse ayrı ayrı yollarda, aynı yalnızlığa terk ediliyor.

Sonuçta kavga edip birbirinin kalbini kırdığıyla kalıyor, güçlü ve zengin olmayanlar.

İşte size yarın öbür gün ellerinde silahlarla bir dağ karakolunda karşı karşıya gelecek Bursa’lı Mehmet’le Diyarbakırlı Memo’nun ortak yalnızlığının sportif bir özeti. Her yönüyle sınıfsal, dolayısıyla solun gündemi olması gereken bir özet.

Ey Fenerbahçeli, Galatasaraylı, Beşiktaşlı dostlar... O çocuklar her hafta stadyumlardaki localarına kurulup viskilerini yudumlayanların aklına geliyor mu sizce?

1 yorum:

  1. çok anlamlı bir yazı.hak vermemek imkasız.büyükşehirlerde bile üç büyük takımdan başkasını tutan taraftar sayısı çok azdır..bir kaç anadolu takımı çıkar biraz fark yaratır.hepsi bu.o da kısa süreli olur.gazetelerde elbette sayfalarında bu büyük takımlara yer verir.çünkü yöneticileri de bu büyük takımlardan birini tutar.hangi takımı tutuyorsa o takımın sayfası ye en baştadır ya da en fazla yazar ona ayrılmıştır.

    YanıtlaSil