15 Mayıs 2010 Cumartesi
"Dur ey zaman, ne güzelsin!"
Cumhuriyet, 14 Mayıs 2010
Şunları yazmışım geçen bahar başlarken:
“Oğlumla geçen yıl yaprak döküşünü izlediğimiz badem ağacı dün gece çiçeklenmiş. Fakat ne zaman anladı havanın ısındığını? Daha biz bile baharı idrak edememişken bu ne hız? Yoksa badem ağaçları hava durumunu mu izliyor?
Şaka bir yana, size dost tavsiyesi: Bu yazıyı okuduktan sonra daha kaç bahar göreceğinizi düşünün. Bu size önümüzdeki baharın değerini hatırlatır.
Baharın değerini bildik mi yerel seçimmiş, küresel krizmiş, siyasetçinin kaçması, köşe yazarının tırışkadan namesiymiş, fasa fiso kalır yanında.
Durmadan kurulup dağılan şu âlemde alacağımız bir nefestir çünkü. O da boş mudur dolu mu, takdiri size kalmış.
***
Oğlumla göreceğim kaç bahar var? On? Yirmi? Otuz?
Bundan sonra yıllar hızlandıkça hızlanacak. Günler yavaşlayacak. Ne demiş Cemal Süreya: “Yaşlılıkta günler uzun, yıllar kısa.”
Allah kısmet ederse yine badem ağaçları çiçeklenirken, bahar rüzgârı badem gibi kızların saçını okşarken basıp gitmek isterim. Zaferleri, dostlukları, sevdaları, yazamadığım romanları alıp efendice helalleşmek. En ufak bir saygısızlık yapmadan, büyük bir ciddiyetle bakmak isterim ölümün gözlerine.
O zamana kadar da yaşadığım her bahar bana armağandır. Yaşayacağınız her bahar, hayattan size armağandır. Üstelik öyle değerlidir ki, yanında para yerlerde sürünür.”
***
Derken adına “güneş” dediğimiz, orta halli yıldızın etrafındaki bir turu daha tamamladı dünya. Kahkaha ve gözyaşıyla, ilan-ı harpler ve ilan-ı aşklarla. Şimdiyse, bir ara hiç bitmeyecekmiş gibi gelen kış çoktan uzaklarda kaldı ve yaza hazırlanıyoruz: Her yıl olduğu gibi.
Geçmişten bahsederken “nasıl da geçti zaman, hiç anlamadık” deriz ya, geçen zamanı anlamanın en iyi yolu bu arada olup bitenleri düşünmek aslında. Başımızdan geçenleri alt alta yazdığımızda çıkıyor ortaya, asıl manzarası zamanın.
Bilenler bilir, bir huyum vardır: Hayattaki hatalarımın altında ezilmektense onları akıl hocam yapmayı tercih ederim. Ne zaman kritik bir karar almam gerekse giderim eski hatalarımın meclisine, yol göstermelerini isterim. Böylece anlarım hayatın neresinde olduğumu, yürüdüğüm ve yürünecek yolları. Eski hatalarla yarenlik etmek güzeldir, herkese tavsiye ederim.
***
“Yaşayacağınız her bahar, hayattan size armağandır” demişim geçen yıl bu vakitler: “Üstelik öyle değerlidir ki, yanında para yerlerde sürünür.”
Şimdiyse eski yazlar yan yana dizilip gösteriyorlar bize, onca şeyden kalan külleri ve ateşleri: Neleri başarmışız, hangi hatalardan geçmişiz, bize iyilik ve kötülük yapanlar kimler... İşte hiçbir zaman şaşmayan, gerçek takvimi hayatın.
Badem ağacımızı gördükçe de, içimden Goethe gibi seslenmek geliyor: “Dur ey zaman, ne güzelsin!” diye.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
çok güzel:) çok uzun baharlar oğlunuzla geçirirsiniz umurım.
YanıtlaSilBu arada içimdeki hınzır çocuk şunu düşündü: hatalarla yarenliği de yanlış anlayan birileri çıkmasın :)...
'dur ey zaman,ne güzelsin'.ne güzel söz.badem ağacı bilse; edebiyatın, ne denli sizinle nakış gibi işlendiğini, ışıltısını, ve bizle paylaşan yüreğinizi neticede.yazılarınız size çok yakışıyor bizlerle paylaştığınız için müteşekkirim.saygılar.
YanıtlaSilBiz 40 civarındakiler için hayat su gibi akıp gidiyor ve kaybedecek zaman yok.
YanıtlaSilYarının baharını beklemektense,ertelemektense umutları,bugününün baharının hakkını vermek gerek.
Oğlunuzla onlarca baharlar geçirmeniz dileklerimle..
windlyA
Zaman, güzelliğinin farkına varamayacak kadar aptaldır.Biz ona iltifatlar ederiz boş yere ama o hiçbir zaman durmaz,akar...
YanıtlaSilçok mükemmel bir yazı. tespitte aynı güzellikte.
YanıtlaSil