7 Mayıs 2010 Cuma

Eyyafyallayöküll ve Olimpos


Cumhuriyet, 7 Mayıs 2010

İzlanda’daki yanardağ nasıl 190 yıllık uykusundan uyanıp kıtayı birbirine kattıysa, bir başka uyuyan dev de Olimpos eteklerinde kımıldamaya başladı. Uyanan devin adı: Halk.

Komşuda IMF’nin dayattığı önlemlere karşı direniş sürerken, Yunanistan Komünist Partisi meşhur Parthenon tapınağına, “Avrupa halkları ayağa kalkın” yazan bir pankart asmış. Görünen o ki Yunan halkı direnmeye kararlı. Krizin faturasını yoksullara çıkaran reçeteye karşı, haklarını arıyorlar.

Sadece bu bile, sol düşüncenin öldüğünü söyleyen ve bunun propagandasını yapanlara güzel bir yanıt oluşturuyor: Dünyadaki adaletsizlikler bitmeden, sosyal adalet özleminin bitmesine olanak var mı?

Aynı zamanda, kendisini “sol” olarak tanımlayan siyasetçilere de muhalefet ekseninin nereye konması gerektiğine dair bir fikir veriyor Yunanistan olayları: Durulması gereken yer, Atina sokaklarındaki göstericilerin yanı.

Aynı zamanda çocuğunu okula nasıl göndereceğini kara kara düşünen Kartal’daki işçinin, Meksika’daki topraksız köylülerin, Britanya’da madencilerin, Macaristan çingenelerinin yanında olduğu takdirde solun anlam ve önemi var.

***

Geçen hafta, oğlumla “Astroboy” adında bir çizgi-filme gittik. Gelecek çağlardan birinde geçen filmde, zenginler yarattıkları bir suni uyduda, refah içerisinde yaşarken, ekolojisi bozulmuş ve hurdalığa dönüşmüş yeryüzünü yoksullara bırakmışlardı.

Beş yaşındaki oğlum, “Astroboy” sayesinde, “zenginlik” ve “yoksulluk” kavramlarıyla tanışmış oldu ve sordu beklenen soruyu: “Aşağıdakilerin yukarı çıkmasına imkân yok mu?”

“Var” dedim: “Ama bunun için önce aynı soruyu kendilerine sormaları gerek.”

“Aşağıdakilerin” bu soruyu sormak için sahip oldukları gereçler var; sol siyasi partiler mesela. Onlar bundan kaçındığı zaman sağın yoksullara umut gibi görünmesi mümkün oluyor ve adaletsizliğin kısır döngüsü sürüyor, Türkiye’de de, Yunanistan’da da...

***

“Avrupa Halkları Ayağa Kalkın” yazıyor, Parthenon tapınağındaki pankartta. Bu da bize yaşlı ve mücadele etmekten yorulmuş görünen Avrupa’nın içten içe kaynadığını gösteriyor.

Oysa sol siyaset hem Türkiye’de hem de dünyada hâlâ gerçek eksenini arıyor. Bu da populist sağ partilerin iktidar koltuklarına kurulmasına neden oluyor, ülkemizde yaşandığı gibi.

Sonuçta, Eyyafyallayöküll dağından sonra, Avrupa’yı sarsma sırası şimdi Olimpos’ta... Bakalım külleri nereye savrulacak.


.

1 yorum:

  1. Türkiye gibi Latin Amerika gibi bu farkındalığın yüksek olması gereken, Olimpos'un üflediği ruhu can edinmesi gereken ülkelerde halklar öyle suni gündem maddeleriyle meşgul ediliyor ki sözlü ve yazılı basında, özellikle o ateşin aydınlığıyla kendi yol açması gereken sınıfların gayri ihtiyari takip ettiği basında bilmem dikkatinizi çekti mi ama bir dakikalık bantlarda yada 1,30luk dış haber turlarında yer ediniyor, bazı gazetelerde sürmanşet ama manşet hep daha çarpıcı olan "iç" meselelere ayrılıyor, yani küller çaktırmadan bu topraklardan ötelere, bir sürü sarsıcı başka rüzgar aracılığıyla gönderiliyor... Ne yazık..

    YanıtlaSil