17 Mayıs 2010 Pazartesi

Emine Erdoğan'a çağrı


Cumhuriyet, 17 Mayıs 2010

İnsan ilişkilerini aşırı önemsediğim için beni eleştiren dostlarıma Ingeborg Bachmann’ın sözünü hatırlatmayı her daim borç bilirim: “Faşizm, iki insan arasındaki ilişkide başlar.”

Deniz Baykal’a kurulan komplonun yalnız siyaset değil, medeniyet tarihimiz açısından da taşıdığı vahameti de sanırım çocuklarımız bizden çok daha iyi anlayacaklar.

Diyecekler ki “nasıl bir tarihte yaşamışsınız ki, ülkenin ana muhalefet partisinin genel başkanına böyle bir şey yapılabilmiş.”

Tabii bu iyimser bir gelecek tahmini. Kötümser olanınıysa George Orwell, hepimizi malumu “1984” adlı romanında yapmış: Evlere yerleştirilen kameralar, özel hayatları en mahrem noktasına kadar kontrol altına alınmış, bireysellikleri ortadan kaldırılmış bir toplum ve cinselliğin bile devlet iznine bağlı olduğu, karanlık bir dünya.

George Orwell’in hayal ettiği görüntülerle, Deniz Baykal’ı mağdur edenler arasında çok da büyük bir fark yok.

***

Tabii bir de sapla samanı karıştıran bir başbakan var karşımızda: İki insan dışında kimseyi ilgilendirmeyen “sadakat” kavramı üzerine polemik üretip bundan muhalefeti yıpratacak bir strateji çıkarmaya çalışan.

Yakınlarının başbakana hatırlatması gerek: İnsanları yargılamaya özel hayatları üzerinden başlamak, en hafif tabiriyle ayıptır. Bu hatırlatmayı da herhalde en iyi eşi Emine Hanım yapabilir.

Ben bir AKP seçmeni değilim. Ama vicdan sahibi bir vatandaş olarak, buradan Emine Erdoğan’a çağrıda bulunmak istiyorum: Lütfen eşinizden Deniz Baykal’ın özel hayatıyla ilgili açıklama yapmamasını isteyiniz.

İnsanların özel hayatları, dışarıdan bakılarak yargılanabilecek ve üzerinden ahlak bekçiliği yapılabilecek alanlar değildir. Eğer ifşa edip yargılamaya kalkarsak herkesin hayatında zaaflara ulaşılabilir ve ahlak bekçilerinin sandığının tersine, bu zaaflardır aslında bizi robota dönüşmekten kurtaran.

Kişi başkalarına ruhen ya da bedenen zarar vermiyor, yasaları çiğnemiyor, görevini de hakkıyla yapıyorsa zaafları, özel hayatını paylaştığı kişiler dışında kimseyi ilgilendirmez.

***

George Orwell’in romanında yarattığı karanlık dünyadaki insanlar, özel hayatları kamerayla izlendiği için beşeri zaaflarından arınmış ve birer robota dönüşmüşlerdir. Aynı şeyi yapmamızı istemeye kimsenin hakkı yoktur bizden, ana muhalefet lideri olsak bile.

Bu yüzden Emine Erdoğan duruma derhal el koymalı ve Deniz Baykal’ın özel hayatının tartışma konusu yapılmasını tüm gücüyle engellemeye çalışmalıdır. Çünkü faşizm gibi, demokrasi de iki insan arasındaki ilişkide başlamaktadır aslında, biz farkında olmasak da.

2 yorum:

  1. Kesinlikle haklısınız.. Tayyip erdoğani benimsememe rağmen o görüntüleri izleyince ben bile rahatsız oluyorum.. Deniz baykalı ve ailesini ilgilendiren bir durum

    fakat baykalında suçu hükümetin üstüne atıp gitmeside ayrı bir olay.

    YanıtlaSil
  2. George Orwell dünyada ütopyasını gerçekleştirmeye yönelen ülkeler olduğunu bir yerlerden biliyorsa bence cidden huzursuz oluyordur. Telefonlar dinlenmekte, gerektiğinde görüntülü şekilde kayıtlar alınmakta ve bilimum yöntemle insanlar baskı altında tutulmakta. Bu devlet eliyle yapılmıyor olabilir belki, ama güçlü bir şekilde yapıldığı kesin.

    İşin kötüsü bu videolardaki kişiler bahsedilen kişiler de olmayabilir. Bir insanı, rahatsız olabileceği bir şeyle itham etmek de çok büyük bir vicdani rahatsızlık kaynağı oluyordur umarım. Tabii bunlar üzerinden prim yapmayı düşünecek kişilerde vicdan duygusunun inaktif olduğunu unutmamak lazım.:)

    YanıtlaSil