24 Mayıs 2010 Pazartesi

Asıl maç şimdi başlıyor


Cumhuriyet, 24 Mayıs 2010

Cumhuriyet yazılarımın sonuna geldik.

Buradaki kısa ama anlamlı beraberliğimiz, pek çok şeye tanıklık etti: Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP için bir umut gibi doğmasına, futboldaki ikinci Anadolu devrimine, Zonguldak’ta madencilerin yaşadığı yürek parçalayan trajediye...

Görünen köy: Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde CHP yeni bir ivme yakalayacak. Partinin iktidar alternatifi olarak yeniden ortaya çıkmak üzere olduğunu, başbakanın tedirgin demeçlerinden de anlamak mümkün. Gönül ister ki bu fırsat çarçur edilmesin, en iyi şekilde değerlendirilsin.

***

Vaktiyle yazmıştım: Son genel seçimlerin bir gün öncesinde, sevgili dostum Yasemin ve oğlum Can’la beraber Kanyon Alışveriş Merkezi’nde yemek yiyorduk. Derken bir köşeden, büyük bir el arabasını çeken temizlik işçisinin çıktığını gördüm. Kürt olduğu belli genç adam güçlükle çekiyordu çöple dolu el arabasını ve sonunda korktuğum oldu: İşçinin elinden kurtulan araba devrildi, çöpler saçıldı ortalığa. Bu sırada oradan geçmekte olan şık giyimli ve uzun boylu iki genç kız, manzarayı görünce bastılar kahkahayı. Çöpleri toplamaya çalışan işçinin onların arkasından öyle bir bakışı vardı ki, görseniz eminim siz de bir daha unutamazdınız.

“Bu çocuk yarın AKP’ye oy verecek” dedim Yasemin’e: “ona gülen kızlar da CHP’ye oy verecekler. Bu yüzden AKP kazanacak seçimi. Hem de açık ara.”

Sonra seçim oldu ve sonucu biliyorsunuz: AKP kazandı, hem de açık ara.

***

Son seçimde AKP’ye oy vermiş seçmenin büyük çoğunluğunun (her zaman var olan radikal bir azınlık dışında) Atatürk’le, orduyla ya da laiklikle sorunu yok. Bu yüzden, “biz Atatürk’ü savunuyoruz!” dediğiniz zaman ister istemez şu yanıtı veriyorlar: “Çok güzel, peki sonra?”

Ayrıca, DSP'nin eski lideri Zeki Sezer’in pek güzel ifade ettiği gibi: Parasızlıktan çocuğunu okula nasıl göndereceğini kara kara düşünen adama laiklikten bahsettiğinizde, o bunu küfür gibi algılıyor.

Bu söylediklerime herkesin bayılmayacağını biliyorum ama zaten köşe yazarlarının görevi “hoşa gidecek düşünceler” üretmek değildir bence. Bizim görevimiz, tatsız da olsa gerçekleri dile getirmektir ve dilerim Kemal Kılıçdaroğlu da aynı gerçekleri hesaba katarak CHP’yi hepimizin ihtiyaç duyduğu, gerçek bir iktidar alternatifi haline getirir.

Dilerim CHP kongresinden sonra yeniden heyecan kazanan siyaset satrancında Atatürkçü sosyal demokratlar olur, en akıllı hamleleri yapanlar.

3 yorum:

  1. ah ah...
    Ülkem ne hallerde..
    Nelerden kimlerden medet umar olduk..
    Bütün bunlara ne gerek var.
    Zaten ülkemiz normal olmak zorunda değil mi..
    Bir şeyler iyi gitsin diye,
    Bu anlamda bir ışık yanınca neden böyle heycanlanıyoruz ki..
    Bizi ne hallere koydular..
    Yazık..

    YanıtlaSil
  2. Halka inmek,halkı anlamak farklı içinden gelmelisin. Aynı kabtan yemek yediysen yoksulla. Parasını alamayan işçiyle bir iki kelam ettiysen bilirsinki oğlunun veya kızının yurt parasını bile gönderemiyordur. Sosyal güvencesi olmayan bir şeker hastası ne yapabilirki hastahanede. Yeşil kartıyla yoksulluğu tescillenmiş insan kendine insan gibi bakabilir mi ? Sorarım size peki ya umududa yoksa çare nedir ?

    YanıtlaSil
  3. Başı kapalı olan her insanın da AKP'ye oy verdiği düşünülüyor ve bu çok yanlış. Başım kapalı ve AKP'ye oy vermeyi düşünmüyorum asla.

    Dinin ardına sığınıp binbir türlü iş çeviriyorlar ve halkı sömürüyorlar.

    Ülkemi doğru insanlar yönetir umarım en kısa zamanda.

    YanıtlaSil