21 Şubat 2010 Pazar

Kuşlara bakmak zordur


“Başka bir hayat seçin bana gökyüzünde” der, şiirimizin derin dağlarından Enis Batur: “Sizi gördüm, neymiş eksiğim, anladım.”

Gerçekten de zordur kuşlara bakmak: Her baktığımızda bizde neyin eksik olduğunu, neye asla sahip olamayacağımızı anlarız: Kanatlara. Baktıkça toprak daha güçlü çekmeye başlar bizi. Hantal kollarımız daha ağır, bacaklarımız gittikçe daha işe yaramaz gelir.

İşin kötüsü, şairin istediği o “gökyüzündeki başka hayat” da imkânsızlığın ta kendisidir. Uçamayanlara yer yoktur maviliklerde, ömürleri çelikten kuşların içinde geçse bile.

Yaş ilerleyip hayatımı kuşatan ilişkiler ağı genişledikçe daha çok binmeye başladım uçağa. Üstelik her bindiğimde aynı sancıyı yaşadım: Çıkamazdım o dar kafesten, yoktu ki kanatlarım.

İnsanın düşünde kendisini uçarken görmesi, ergenlikte çokça rastlanan bir şeydir, malum. Bunun cinsel dürtülere yaslandığı da ruhbiliminin genel kabulü. Cinsel arzularla uçma düşleri arasındaki bu ilişki her zaman büyüleyici gelmiştir bana. Boşalım anında yaşanan o mecazi uçuş duygusundan dolayı değil yalnızca; düşlerimiz ergenliğin nasıl başeğmez bir doğaya sahip olduğunu da gösterir: Kanatları olmadığını, hiçbir zaman da olamayacağını henüz kabul etmemiş kişilerdir ergenler.

Sonra hayat gelir, yaşamanın kısıtları omuzlarımıza çöker ve kırar kolumuzu kanadımızı. Öğrencisinden yakınırken “aklı havalarda” der öğretmen, babamız bizi “ayağın yere bassın!” diye kalaylar, hayallerimizden bahsettiğimizde alaycı bir tebessümle şöyle der patronumuz: “Amma da uçtun şimdi...”

Vaktiyle bizi uçurmuş düşler de sessiz sedasız yitip giderler bu arada, her şeye rağmen ve arada bir uçvermek üzere.

Yaşı kemale erip de hâlâ uçma hayalleri kuranlara toplum iyi gözle bakmaz pek. Hele bu düşleri gerçekleştirmeye çalışıyorsa, kara koyun olmaya bir adım daha yaklaşır. Ona baktıkça bizde neyin eksik olduğunu hatırlamaktayızdır çünkü, tıpkı onun aynı şeyi kuşlara bakarak hissettiği gibi.

Gerçi onlar da bazen düz yolda tökezler ve haklı çıkarırlar bizi: Görünmez kanatları ayaklarına mı dolanıyordur ne?

Bu yüzden, belki de küçük, mütevazı bir söz düşmek gerekir başta kalkıştığım büyük lokmanın yanına: Kuşlara bakmak zordur, evet. Ama daha zoru varsa o da gözlerini kuşlardan alamayan birine bakmaktır.

1 yorum:

  1. Neden yapmak isteyip yapamadıklarım düşüncesiyle başbaşayım ki şimdi....

    YanıtlaSil