19 Nisan 2010 Pazartesi

Kokura şansı


Japonca'da “Kokura Şansı” diye bir deyim var.

Bizim gariban Kokura, “Şişman Adam” ve "Küçük Çocuk" adlı bombaların 9 Ağustos 1945 sabahındaki ilk hedefi. Ne var ki o sabah bir Ağustos gününden beklenmeyecek kadar bulutludur Kokura göğü. Kokura’lılar yaz ortasında göğü kaplayan bu karanlık bulutlara anlam veremez.

Oysa o bulutlar sayesinde hayatta kalırlar. Çünkü görüş mesafesi iyice düştüğü için bomba atılamaz. Durumu Pentagon’a bildiren uçaklara Kokura’yı bırakıp Nagasaki’ye yönelmeleri söylenir.

Bu acı gerçeği öğrendikleri zaman Kokuralı’ların ne hissetmiş olabileceğini merak ediyor insan. Acaba zil takıp oynamışlar mıdır yoksa içtenlikle yas mı tutmuşlardır komşuları için?

Aslında bulunduğumuz dünyada hayatta kalmak için hepimizin biraz “Kokura Şansı”na ihtiyacı var. Herhalde bu yüzden, başkalarının başına gelen şeylerden dolayı şanslı hissediyoruz hep kendimizi.

Onurlu Kokura'lıların komşularının başına gelene sevindiğini hiç sanmıyorum. Kuşkusuz Almanlar da sevinmezlerdi. Ama bir hissiyatı tek sözcükle kavramsallaştırmayı da ihmal etmemişler: "Schadenfreude". Anlamı: Başkalarının üzüntüsünden duyulan mutluluk.

Kıssadan hisse: Başımızda dolaşan kara bulutlar başımıza gelecek çok daha kötü şeyleri engelliyor da olabilir.

5 yorum:

  1. teşekkürler...

    YanıtlaSil
  2. teşekkürler...

    YanıtlaSil
  3. sevgili kiremitçi,

    okurken garip oldum, bir yere kadar gayet iyi gidiyorsunuz, ama öyle bir yer geliyor ki, şu 'zil takıp oynamışlar mıdır yoksa..' diye başlayan cümle gibi, insan bir edebiyatçının böyle cümleler kurmasına şaşıyor. 'eteklerim zil çalarak simit yemenin keyfine vardım' biçiminde reklam cümlelerine alıştırıldıysak da uzun zamandır bari siz yapmayın. ne konunun ağırlığı kaldırıyor o ifadeyi,
    ne de yas ve zil yanyana durabiliyor.

    'schadenfreude' ilginizi çeken bir kavram olmalı, daha önce de söz ettiğinizi hatırlıyorum. inanın buradaki durum için kesinlikle uygunsuzdur; kullanıldığı yer
    hiç böyle bir yer değil, olamaz da.

    selamlar

    YanıtlaSil
  4. Yazının tamamını keyifle okudum ve Almanca bilen birisi olarak da "Schadenfreude" nin son derece doğru tanım olduğunu gördüm. Neticede metafor olarak kullanılan tabirleri nominal anlamlardan biraz sıyırabilmek de okuyucu açısından bir maharettir,

    YanıtlaSil
  5. Sevgili Kiremitçi;

    Gerçek aşka ilk adımlarımı atarken okuyordum kitaplarınızı...Bu yazı da yeni bir bakış açısı kazandırdı bana...Size ulaşmayı çok denedim defalarca,defalarca,defalarca...Üniversiteye hazırlık kitaplarımın arasında, etütlerde gizliden gizliye okurdum kitaplarınızı...Hocalar derdi hep yanılş alan seçmişsin Eşit ağırlık seçmelimiymişim meğer..Oysa ki ben gerçek aşka yakalandım sanıp onun arkasından geçtim sayısal bölümüne...Çok ilginçtir ki sayısal çıkışlı olmama rağmen İşletme okuyorum Afyon kocatepe Üniversitesinde..Daha ilginci ne biliyor musunuz o da sayısal çıkışlı olmasına rağmen aynı üniversitede iktisat okuyor...Hem de benden 2 sınıf üstte..Tamamen tesadüfle aynı üniversiteye geldik...ama onunla, o üniversiteye gelmeden ayrılmıştık bile...Bunun hep bir tesadüf omadığını düşünür dururum.Baktım ki size ulaşamayacağım buradan yazayım dedim. Belki okursunuz belki birşey uyandırır sizde...sırf size ulaşabilmek için kulüp başkanı bile oldum ama olmuyor..eğer ki olur da 6 veya 7 mayıs da programınız uygunsa sizi üniversiteli okuyucularınızla buluşturmak istiyorum. üniversitede yaptığım çalışmada en çok siz okunuyorsunuz...Ama bi dakka ben anadolu da okuyorum benim ne haddime? sonra diyorlar neden hala insanlarımız böyle? sizce?...
    saygı, sevgi ve birgün tanışabilmek umudu ile...

    YanıtlaSil