4 Mart 2010 Perşembe
Otomobil risalesi
Kaldırımları vahşice işgal etmiş galerilere bakarak düşünüyorum: Araçların yabancılaşarak amaca dönüşmesine günümüzde verilecek en somut örnek, herhalde otomobildir. İnsanoğlu onu zamanında hayatını kolaylaştıracak bir araç olsun diye icat etmiş. Sonra da kendi yarattığı bu tanrıdan o kadar etkilenmiş ki, ona tapmaya başlamış.
Hal böyle olunca, büyük şehirlerin yaşam alanları da insanlara değil arabalara göre biçimleniyor. Mahalle arsaları insanların nefes alabilecekleri yeşil alanlara değil otoparka dönüştürülüyor mesela. Eğer mahallede arsa yoksa, evlerden bir ikisi yakılarak gerekli alan sağlanıyor otoparklara.
Bunları gördükçe, otomobillerin canlı ve bilinçli varlıklar olduklarından kuşkulanıyorum. Belki de “Matrix” filmindeki makineler gibi, bize hükmediyorlar aslında. Bizler de artık onların çöplüğüne dönüşmüş bu dünyada birer sığıntı gibi yaşayıp gidiyoruz. Hindistan’daki inekler gibi bir kutsallığı var otomobillerin.
Yaşamamıza izin verdikleri için minnet borçluyuz otomobillere: Çünkü aslında karşıdan karşıya geçmeye çalışırken imha edilmemiz işten bile değil. Üstelik böyle durumlarda cezayı onlar değil sürücüleri alıyor. Oysa o insanlar otomobilin hipnotize edip mideye indirdiği birer kurban sadece. Bakmayın direksiyonda olduklarına, asıl otomobiller onları istedikleri yere götürüyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Sadece otomobiller mi? Saatler, çantalar ve ayakkabılar ve bir sürü başka şey de araçken amaç olmadılar mı? Bunların işlevi düşünülse, birer tane alınır, eskiyince yenilenirler... İş öyle çığırından çıktı ki, hiç estetik olmayan, hatta hiç güzel durmayan ayakkabılar bile, sırf trendy biri tasarladığı için uğrunda uğraş verilen nesneler haline geldi.
YanıtlaSilyazı hoşşşş :)) akşam sefası..şu an analitik bakamıyorum beynimin diğer tarafından bakıp yazdım...o matrix içinde sağ kalmayı başarabilmiş ve hala eğlenebilen biri olarak, daha çok doğaya odaklanıp azıcık da kendimi kandırarak, daha çok da teselli ederek..hafta sonları ve cuma akşamı otopark sorununu cehennem şeklinde yaşadığımdan pek evden çıkmıyorum zaten,şu an çok sakin yalnız az önce bir matrix trafikten geçerek geldim, diğer ilgili kısımları da beynimi geri aldığımda bulmayı umuyorum :) sevgiler
YanıtlaSililgili bulduğum eski bir fıkra : uzaylılar dünyayı ziyaret etmiş sonra dönüşte amirlerine rapor vermişler, ne gördünüz diye sormuş verdikleri cevap etrafta dolaşan çok sayıda varlık gördük dört tane tekerlekleri vardı yalnız onları kullanan insan denilen birşeyler daha vardı bunu pek anlamadık......LOL...biz bu kuşaktan büyüdük değilmi :) sevgiler
YanıtlaSilDoğru bir tespit.Aracın insanlaştırılmaya çalışılması dengeleri alt üst ediyor.İnsanlar otomobillerinden çıkıp ayaklarını çimene,toprağa değdirseler doğa daha farklı yetiştirirdi bizi...
YanıtlaSilİnsanoğlu hayatını kolaylaştırmak için yaptığı icatların esiri olabiliyor.Trafikte sıkışıp kaldığım zamanlarda bazen şu duygu kaplıyor içimi: "Bir metal yığınının içinde organik bir tussağım, üstelik benim türümün ürettiği". Kaç kaçabilirsen.
YanıtlaSilCRASH
YanıtlaSil1973, J. G. Ballard romanı
1996, David Crononberg filmi
Cronenberg olacak. Yanlış yazmışım:(
YanıtlaSil