23 Mart 2010 Salı
Kaçkın
Oydu: Çözmek gibiydi
evrendeki yalınlığı. Esirgeyen
sözdü, bağışlanmış bir tanrı.
İstedi mi anlıyordu çiğnediğimiz
lokmadan, yoksulluğumuzdan yudumlar
koparıyordu. Boş verir sandık önce,
oysa baktı durdu hep: Bir taşa, bir ota,
koydukları liraya kanlı, öbür avcundaki.
Alıp vermek yoktu onda, ölüm de,
kış da yoktu. Kavgamızda değildi çoktan;
kaçarak, susarak ya da yenilmeyerek.
Ona can veren düne, yazgıya
şaşıyorduk: Neredeydi gözlerinden
damlalarla inen yol, yolu gözleyen
ağaç, ağacı sürdüren güz? Çaresiz
anlıyorduk yetmediğimizi göğe,
her günkü giysimizde renk olup olmadığını.
Belleğe gömülü nice umut varsa
vurdu böylece yüze, ölü balıklar gibi.
Alıcı kuşları havalandı gerçeğin;
sürmesine sürdüğümüz, yaban
yaşama doğru.
-2000, Filibe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
"Çaresiz anlıyorduk yetmediğimizi göğe"
YanıtlaSilŞiirinize sağlık...(bazen üç nokta uzamak ister.)