13 Mart 2010 Cumartesi
Kış
Sormadı kimse; neden
mevsimlerden en çok kışı,
ve gençken bir nakkaşı
sevdiğini henüz. Kimse
sormak için rastlamadı.
Eğer, rastgele bir yabancı,
barış, dostluk, belki de
kopkoyu bir dürüstlük adına
eksilttiğini toplarken
zeytin ağacından, bir kış sabahı
üşüyen ellerini ısıtıp tanışsaydı,
kar, Dostoyevski ve önümüzdeki
yaz üzerine konuşabilir,
hatta sevişebilirdi, ayrıcalıklı.
-Kasım 1995, Filibe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Sormadan, "ayrıcalıklı" zaman dilimlerini paylaşmadan yaşayıp gittiğimiz öyle çok şey var ki bu hayatta. Kaybolanların resmini dizelerce ve hatta mısralarca yanyana alt alta getirsek, birbirinden bağımsız ama ortak bir paydada buluşalabilecek nice yitik duygu(muz) var. Yazgı, çoğu zaman kendi dilinin hapishanesinde kendine esir Tuna Bey...
YanıtlaSilçok güzel bir şiir olmuş.Elinize,yüreğinize sağlık.
YanıtlaSilen iyi açıklayan bu video bence
YanıtlaSilhttp://www.facebooker.net.tc/?video/video.php?v=1044837971684&oid=7551831996
Merhaba
YanıtlaSilSormadan bir metninizi alintiladim...
(rasgele bir yabancı,
barış, dostluk, belki de
kopkoyu bir dürüstlük adına)
bildirmek istedim..
http://birsonsuzlukhikayesi.blogspot.com/2010/03/ey-ahali-kosun-kosun-tuna-kiremitciden.html
saygilar
Utanç Duvarları
YanıtlaSilİhanetinin ardından yüreğime nefretten duvarlar ördüm
Sana dair içimdeki tüm güzellikleri kendi ellerimle katlettim
Ha olurda geri gelirsen, bilki sana tüm kapılarım kapalı
Geride bıraktığın bu adam ilk günkü gibi gururlu ve yaralı..
Yusuf gibi karanlık odaları yaşadım
Ferhat gibi aşılmaz denenleri aştım
Kah kerem oldum, kah mecnun oldum
Dört masalı ben bir kalemde yaşadım...
Her savaş meydanında amaçsız zaferlerle küllerimden doğdum
Acılar zamanla kabuk bağlıyor. kaldığım yerden yola koyuldum
Utanç duvarlarını yıkamadım ama kendi saltanatımı kurdum
Rüzgar olup estim,Bulut olup savruldum, yağmur olup sevdalılara yağdım....